HDP ve 2023 Seçimleri

 

 

 

Türkiye garip bir ülke, insanların karnı aç iken, barınma sorunları had safhada iken, kişinin temel hak ve özgürlükleri ayakkar altına alınmış iken bakıyorsun TV ekranlarında, gazetelerin manşetlerinde ve sosyal medya’da en fazla tartışılan konu 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri oluyor. Adeta siyasi elit ile yazılı ve görsel medya elbirliği yaparak dikkatleri, önemi temel sorunlardan daha az olan seçimlere çevirmişler. Halkın temel sorunlarının seçimle giderileceği manipülasyonu almış başını gidiyor. Sosyal medya’nın bir kısmında ülkenin temel sorunları konuşuluyor olsada bu çok cılız kalıyor, etkisi pek olmuyor.

Hiç şüphe yok ki HDP de Türkiye’deki seçim tartışmalarının ekseninde yer alıyor. Düzenin tüm partileri çok iyi biliyorlar ki HDP’nin oy oranında bir yükselme var ve bu oylar hangi adaydan yana kayarsa o aday kazanacak. Dolayısıyla 2023 seçimleri tartışılırken HDP’nin (buna Kürtler de diyebiliriz) kilit noktada olduğu inkar edilmiyor. Ancak inkar edilen veya özellikle görmezden gelinen başka önemli birşey var; Kürtlerin siyasi ve hukuki talepleri. Buna ek olarak, Kürt Özgürlük Mücadelesinin terörize etmenin adeta bir alışkanlık haline gelmesi ve bunun dozajını artıranın da puan kazanıyor gibi görünmesidir. Paradoksal gibi görünse de, aslında düzenin Kürtlere olan yaklaşımının aynası ve amacına uygun hareket edilmesi oluyor.

Giderek harareti artan ve de artırılan bu seçim tartışmalarında HDP’nin pozisyonu ve talepleri daha iyi netleştirilmesi gerekir. AKP-MHP koalisyonunun ne Türkiye’ye ne de Kürtlere vereceği birşey olmadığına göre ona rakip olabilecek tarafı destekleyebilecek pozisyona getirmesi önemlidir. Durup dururken birilerinin gelip kapıyı çalmasını beklemek değil, siyasi çalışmalarla öyle bir alternatifi yaratmak daha önemlidir. Ümarım HDP yöneticileri ne demek istediğimi anlarlar.

HDP kendine “Türkiye Partisiyim” diyorsa o zaman iktidara göz dikmesi de lazım. Zira, iktidarı hedeflemeyen hiçbir siyasi parti gelişemez, marjinal kalır, boşa küreği salar. Özellikle Kürtler boşuna kürek salamaktan, birilerinin küyrüğüna takılmaktan yorulmuşlar. Artık, Türkiye sınırları dahilinde de olsa, kendi gücü oranında söz hakına sahip olmak istiyor ve bu Kürtlerin en tabii hakkıdır. HDP’nin aldığı oyların yüzde 85’i Kürtlerden geldiğini dikkate aldığımızda, HDP daha çok bu potansiyelin talep ve ihtiyaçlarına uygun siyaset yapması gerekir. Sloganvari ve marjinalleşmiş ideolojik yaklaşımlarla değil, toplumumuzun reel ihtiyaçlarını gözeterek davranmak çok çok önemli ve isabetli olacaktır.

2023 Seçimlerini çok önemsiyorum, bu sürecin çok akıllı değerlendirilmesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum. HDP’nin kilit bir pozisyonda olduğunu dikkate aldığımızda o zaman seçimlerden çıkacak sonuçların da HDP’ye oy veren, onu ayakta tutan kitlelerin çıkarlarına uygun olması gerekiyor. Dolayısıyla bu sürecin çok çok iyi yönetilmesi lazım. Eğer sonuç belirttiğim gibi çıkmazsa o zaman HDP siyaset yapmada, süreci yönetmede başarısızlığını kabullenip kitlelerden özür dilemesi gerekecek. Sadece özür dilemek de yetmez, baştan aşağı değişmesi lazım olacak. Sanırım hiçbir yönetici böyle bir akıbete uğramak istemez, o halde görevi layıkıyla yerine getirmek lazım.

Ahmet Gülabi DERE

13.09.2022

 

La Guerre en Ukrain

Depuis le 23 Février de cette année la guerre de l’occupation de l’armée russe continue en Ukraine. Cela fait plus de 45 jour que chaque jour des dizaines de vie sont perdues. Des villes ukrainiennes sont sous les bombardements de l’armée russe. Selon le Haut-Commissariat des Réfugiés des Nations Unies, depuis la deuxième guerre mondiale c’est la première fois que tellement de gens se déplacent en Europe, en fouillant son pays. La tragédie continue.

 Le monde entier discute cette guerre. L’ordre du jour de tous les pays est cette guerre. Le président ukrainien Zelensky participe aux réunions des dirigeants des différents pays. Malheureusement toujours il n’y a pas de l’espoir pour la fin de cette guerre.

 Avant tout, il faut savoir que les Etats Unis et l’Angleterre ne veulent pas que cette guerre s’arrête, cela pour leur propre profit. Donc et malheureusement l’ordre du jour de 2022 reste et restera  toujours la guerre.

 Ceux sont les Européens qui restent entre les deux feux. Ceux sont les villes européennes qui accueillent les Ukrainiens, ceux sont les résidents en Europe qui vivent de jour à jour les hausses des prix. Ceux sont eux qui sont inquiets de l’avenir de leurs enfants.

 Avant que cette éclate, Président Emmanuel Macron a beaucoup lutté pour que la guerre n’ai pas lieu. Afin d’avoir un issu à travers des négociations il a montré un effort considérable. Malheureusement ses efforts n’ont pas suffit, car il n’a pas bien été soutenu par l’UE. Certains pays membre de l’UE sont restés inactifs et même ont réagi d’une façon provocative dans ce sujet. Même des Pays comme la Hongrie se sont montrés favorable à Vladimir Putin. C’est honteux au nom d’un pays membre de  l’Union européenne.

 Il est bien clair que en toute cette année de 2022 nous parlerons et discuterons encore plus la guerre qui n’est ni au profit des Russes ni au profit des Ukrainiens et ainsi ni au profit des Européens. Ceux sont les Américains et les Chinois qui en tireront plus d’avantage.

 Quand on analyse et devine ceux qui se passe dans la tête de Vladimir Putin, on peut voir un autre front qui peut être ouvert dans cette guerre; la Pologne. Selon moi c’est probable et il faut faire tous pour l’éviter. Si un front comme cela s’ouvre dans cette guerre c’est tout le continent européen qui serait en feu. Donc il est important que les dirigeants européens agissent avec plus de vigilance.

 Si cette guerre s’étend en Europe Central, malheureusement les conséquences seront beaucoup lourdes. Ni les Américains, ni les Chinois perdront, cependant ils y tireront les profits. Et la vie des millions sera en danger.

Donc disons tous ensemble Non à la guerre.

Ahmet Gulabi DERE  /  Avril 2022